Pek çokları için başucu romanı niteliğindeki bu eserde hikâye ilk
ağızdan anlatılıyor. Yazar öyle bir üslup kullanıyor ki, bir süre sonra
kendi otobiyografisini yazdığını düşünüyorsunuz. Bunalımın eşiğindeki
bir ergenin üç gününü kapsayan kitap, Holden`ın yılbaşından hemen önce okuduğu Pencey Prep`ten
kovulmasıyla başlıyor. Daha önce üç okuldan daha kovulduğu için bu
sefer ailesiyle yüzleşmemek için eve gitmek istemiyor. Dolayısıyla Holden oradan oraya savrulurken iç dünyasının dağınıklığına da tanık oluyor okuyucu.
Holden, sürekli olarak etrafındaki insanların "samimiyetsiz/yapmacık"
olduğunu vurguluyor ve sonunda bir otele çekiliyor. Tanıdığı bütün
insanlardan kaçıp vardığı yerde sağır taklidi yaparak bambaşka bir hayat
sürüyor. Roman, özellikle ilk gençlik yıllarının herkes tarafından
bilinen sendromlarını anlatmakta çok başarılı ve buradan yola çıkarak
genç bir insanın ruhundaki dehlizlere başarıyla ışık tutuyor. Genç
Holden'ın ağzı bozuk monolog ve diyalogları o kadar başarılı ki okuyucu Holden'a
eşlik etmekten kendini alamıyor. Romanı okurken kendinden bir şey
bulmayacak ya da sancılı ilk gençlik yıllarına kimi zaman tebessüm kimi
zaman da hüzünle dönüş yapmayacak okuyucu sayısı çok az olacaktır.
Şimdilerde müziği bıraktığını açıklayarak dinleyicilerini şaşırtan Teoman romanın en büyük hayranlarından. Eserin ilk baskısının Gönülçelen ismiyle çıktını bilenler hemen Teoman'ın Gönülçelen albümünü hatırlayacaklardır. Ayrıca Mel Gibson'ın Komplo Teorisi
filminde, paranoyak başkarakterin kitabın yüzlerce farklı baskısından
oluşan bir kütüphanesi vardır. Ve kitabı nerede görse almaya devam
etmektedir. O kitap "Çavdar Tarlasında Çocuklar"dır. Kitabın isminin nereden geldiğini merak edenlere, bunu kitaptan bir alıntı ile açıklamak yerinde olur: "…Her neyse, hep büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta – yetişkin hiç kimse, yani- benden başka.
Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma
yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan
koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün
yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları
yakalayan birisi olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben
yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey…"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder